Konya'da buğday hasadı başladı. Bütün dünyada gıda krizinin kıyısından geçildiği şu dönemde Türkiye'deki hububat rekoltesine yönelik olumlu beklentiler moralleri düzeltti. Hem üreticinin durumunu yerinde gözlemlemek hem de bu yılki ihracat beklentilerini konuşmak üzere İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin (İHBİR) davetlisi olarak Konya'daki iki günlük saha ziyaretlerine katıldık. İHBİR Başkanı Kazım Taycı ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte ilk gün Konya Ereğli'deki buğday hasadına katıldıktan sonra Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu ve beraberindeki heyetle belediyenin organik sebze üretimi yapılan tarlalarını ziyaret ettik. İkinci gün ise Karaman Ayrancı Belediye Başkanı Yüksel Büyükkarcı eşliğinde Ayrancı'nın Divle köyündeki meşhur Divle Obruk Peynirinin üretildiği mağaraya gittik. İHBİR heyeti öğleden sonra ise Konya'daki Torku tesislerinde görüşmeler yaptı.


DÜNYA HUBUBAT BORSASI
İSTANBUL'A TAŞINABİLİR


Ziyaretlerin ardından hem gözlemlerini aktaran hem de güncel gelişmelere ilişkin sorularımızı yanıtlayan İHBİR Başkanı Kazım Taycı, hububat koridorunun açılmasından dolayı memnun olduklarını, Türkiye'nin dünya hububat sektörü açısından kritik bir rol üstlendiğini söyledi. Dünya buğday ihracat pazarının yüzde 30'unu Rusya ve Ukrayna'nın domine ettiğine dikkat çeken Taycı, “Bu iş ilerde dünya hububat sektörünün borsasının İstanbul'da olmasına kadar gidebilir. Eğer ki bunun arkasında durabilirsek. İhracatçı birlikleri olarak sürecin içinde olmaya çalışacağız. Bu savaş denildiği gibi on yıl sürerse, İstanbul merkezli bu durum nedeniyle fiyatların belirlendiği yer haline gelebiliriz. Mersin zaten çok önemli bir hale geldi. Bu işin İstanbul'dan koordine edilmesi ile dünyanın merkezi haline geldik. İkinci ve üçüncü dünya ülkeleri için bu pazarlardan hububatın çıkması çok önemliydi. Başta Mısır olmak üzere Afrika ülkeleri için.” dedi.
FİYATLAR ZİRVEYİ GÖRDÜ
ARTIK DÜŞÜŞ ZAMANI
24 Nisan'dan beri gıda krizinin, bir dönem ayçiçeği sonra buğday daha sonra mısır olarak devam ettiğini, Türkiye'nin ise tedarik anlamında kriz yaşamadığını hatırlatan Taycı, “Salgın etkisi, lojistik maliyetleri vs. dışında 2019-2022 başına kadar dünyanın en kurak dönemlerinden biri yaşandı ve rekolteler düştü. Savaş da üzerine gelince genel gıda fiyatlarında yükselme oldu. Üstüne de enerji maliyetleri. Ama gıdada zirve fiyatlar görüldü. Olabilecek en büyük krizler oldu. Başka ne olabilir? Görünürde olmayan bir kuraklık veya yeni bir savaş olması lazım. Koridorun açılması ile fiyatlardaki köpüğün biraz daha azalacağı kanaatindeyim.” diye konuştu.
Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy da hafta sonu yaptığı açıklamada anlaşmanın imzalanacağı beklentisinden itibaren buğday fiyatlarının yüzde 5 düşerek savaş öncesi seviyeye gerilediğini bildirdi.


TARIMDA 30-35 YILLIK
PLANLAMA GEREKİYOR


Türkiye'nin iç tüketim anlamında 20 milyon ton buğdaya ihtiyaç duyduğunu bu sene rekoltenin de aşağı yukarı bu miktarda olmasını beklediklerini anlatan İHBİR Başkanı Taycı, “İhracat için olan talebi ise ithalat ile karşılıyoruz. Dahilde işleme yapıyoruz. Unda dünyada birinciyiz, makarnada yüzde 6 paya sahibiz. İlk altı ayı 5.44 milyar dolar ihracat geliri ile kapattık. Kalan altı ay öncekinden fazla olacağı için 12.5 milyar dolarlık hedefe ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Suudi Arabistan pazarı açıldı. Geçen hafta itibarıyla konteynerler girmeye başladı. Önümüzdeki 9-10 aylık dönemde 3 milyar dolarlık pazar büyüklüğünü yakalayacağımızı düşünüyorum. Tarımın ne kadar stratejik olduğunu bu savaş kamuoyuna gösterdi. Giyimden, eğlenceden tasarruf edilebilir ama gıdadan edilemez. Otorite tarafından bir takım tedbirler alındı; kullanılmayan arazilerin kullanımı vs. Ama kamunun 30-35 yıllık tarım planı oluşturması lazım. Üreticinin insafına bırakılmadan, uzmanlarca planlanması lazım. Örneğin bir üründen para kazanılıyor herkes bir sonraki sene onu ekiyor. Konya Ovası'na, Ereğli'ye diyecek ki sen buğday ambarı olacaksın. Otoritenin planlı tarım çalışmasını yönetmesi gerekiyor. Teşviklerin de çok iyi takip edilmesi lazım.”

İFADELER İFTİRA ÇIKTI İFADELER İFTİRA ÇIKTI


PARİTEDEKİ KALKAN
ORTADAN KALKTI


Avro/dolar paritesinin eşitlenmesinin sektör ihracatına etkisini de yorumlayan İHBİR Başkanı Taycı, şunları söyledi: “Paritedeki kalkan ortadan kalktı. Bizim hububat, bakliyat, yağlı tohumları diğer sektörler kadar etkilemiyor. Bizim ağırlıklı olarak ihracatımız dolar kullanan bölgeler. Şu anda ihracatta üretimde resesyon söylentileri var. Biz sektör olarak bundan çekinmiyoruz. Ama bizim karşı karşıya kalacağımız kriz, finansal. Son dönemde işletme sermayesi ihtiyacımız 2-.25 kat arttı. Bunun bir kısmı emtia fiyatı artışından diğeri ürün bulunabilirliğindeki kriz yüzünden daha fazla stok tutmaya başladık. Lojistik süreleri hâlâ eskiye göre uzun. Enerjide maliyet son bir yılda, yılda 300 arttı bu da sadece elektrikte. Gaz bunun da üzerinde. Dolar fiyatı 7-8'lerden 17-18'lere geldi. Bankalardaki limitlerimiz de eridi.”

'BİR FAZLA ÜRETELİM' DEDİ SARACİYE ATÖLYESİ KURDU

Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Obrukçu ziyaret kapsamında yaptığı konuşmada, “Üreten insanın makbul insan olduğuna inanıyoruz. Ereğli, narenciye hariç her şeyin yetiştiği bir şehir. Osmanlı Sarayına da Mekke, Medine'ye de buğday göndermiş bir şehir. Bir fazla üretelim.” mesajı verdi. Belediye organik tarım projesinin yanında sanayiye de adım atmış. LC Waikiki, FLO gibi markalara cüzdan, kemer, bavul gibi ürünlerin üretimini yapan belediye iştiraki tesiste 80 kişi istihdam ediliyor. Sekiz aydır faaliyette olan tesiste üretilen ürünlerin ağırlıklı olarak ihraç edildiğini öğrendik. Önümüzdeki yıl çalışan sayısının 200'e çıkarılması hedeflenen tesisten ABD'ye doğrudan ihracatla bağlantılar yapıldığı, yöneticiler tarafından aktarıldı.

KÜRESELE GÖRE FİYAT BİÇİLMEMELİ!

İHBİR Başkanı Taycı'ya, “Küreselde fiyatlar biraz geri geldi. Ama döviz fiyatındaki yükseliş yüzünden çiftçinin maliyeti çok arttı. Küresel fiyatlara göre içerde fiyat belirlenirse çiftçi zor durumda kalmaz mı?” diye sorduğumuzda, “Küresel fiyatlara göre içeride fiyat biçilmemesi lazım. Farklı bir sübvansiyon uygulanması lazım. Çiftçi de enflasyon hesaplaması yapmalı. Örneğin arkadaşımız diyor ki; kara havuca 2.5 lira fiyat açıkladım. Çiftçiler para kazanacağız diye sevindi ama maliyetlerden dolayı erime yaşadı. Çiftçinin emeğinin karşılığını mutlaka alması lazım. Çiftçi mağdur olduğunda zincir kopuyor.” dedi.
İHBİR Başkan Yardımcısı Şemsettin Memiş de eylülden sonraki duruma göre tarımsal girdi maliyetlerinin netleşeceğini belirterek, “Geçen yıl ürün 2.50 liraydı. Şimdi 7.5 lira. Çiftçinin de ürünü stoklayıp aşırı fiyat beklentisi içinde olmaması lazım.” ifadelerini kullandı.

DEVLETİN VERDİĞİ TEŞVİK TAVUK YEMİ KADAR!

Konya'da 22-24 Temmuz günlerinde bulunduk. Ereğli'de çok iyi at çiftlikleri olduğunu ve Türkiye'nin önemli süt üretim merkezlerinden biri olduğunu öğrendik. Ereğli aynı zamanda siyah havuç ve beyaz kiraz üretiminin de yoğun olarak yapıldığı bir yer. Buradaki siyah havuçlar Avrupa'dan Japonya'ya kadar gıda endüstrisinde doğal gıda boyası olarak kullanılıyor.
Ereğli'de sohbet ettiğimiz çiftçiler ise tarımdaki durumu şöyle özetlediler: “Biz büyük araziler ektiğimiz için yeterli gübre attık ama imkanı olmayanlar vardı, onlar az gübre kullandılar. Devlet şu ürünü ekin dese ve destek olsa daha iyi olur ama devletin tarım politikası yok. Hayvancılıkta erime var, biz 125 hayvandan 25 hayvana düşürdük. İnekler kesime gidince buğday sapları da elde kaldı. Eskiden sütçü fiyat istedi mi nazlanırlardı şimdi fiyat ne istenirse veriliyor, üretimde sıkıntı olduğunu buradan da görüyoruz. Bu çiftçilik verimsiz, büyümesi ve endüstrileşmesi lazım. Alt yapıya yani traktöre, tarım makinelerine bu kadar para dökülüyor ama yılın ne kadarı kullanılıyor? Devletin verdiği teşvikler ise tavuk yemi! Teşviğin doğru yerde, zamanda, miktarda ve doğru şekilde verilmesi lazım. Çiftçi nesli eriyor. Benim oğlum, yapmam, diyor. Büyük kısmı yapmıyor. Mecburiyetten yapan var.”

KAYNAK:AYDINLIK.COM

Editör: Haber Merkezi